bugün
yenile
    1. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      son zamanlarda duyduğum ve en çok hak verdiğim söz
    2. -1
      +
      -entiri.verilen_downvote
    3. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      her kele bir kör düşer bu hayatta. bekle hele yiğidim, kışın sonu bahardır nasıl olsa.
    4. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      şunu prensip haline getirirsek hiçbir sıkıntı kalmayacak ama yine de siz bilirsiniz tabi. (bkz: yaradılanı yaradandan ötürü sevmek)
    5. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      biri sırayı kaydırmış kimse denk gelmiyor sevdiğine :/
    6. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      aga ben net adamım o birini de sevmiyorum..
    7. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      sevmek sadece bir ihtiyaç değildir. sevmek sadece bir lüks de değildir. fakat her nedendir bilinmez, birçok insan bu iki seçeneğin birinden yana olur. oysa cevap her ikisidir. sevmek hem ihtiyaçtır, hem de bir lükstür. . neden ihtiyaç? erkeklerin -huyu, suyu, karakteri ya da sadece tipi itibariyle- annesine benzeyen kadınları sevdiğiyle alakalı bir yazı okumuştum. -yani genel olarak bu böyle, istisnasız bu böyle demiyor.- ki mantıklıydı da. anne karnında kendini güvende hisseden erkek; büyüyünce de kendini güvende hissetmek için, sevmek için, sığınmak için birebir olmasa da benzer bir dişiyi arıyor içten içe. bir başka araştırma da şöyle diyordu, erkekler; ses tonu, ses rengi, kalp atışı frekansı ve dahası etkenler söz konusu olduğunda da, annesinin değerlerine en yakın olan kadınlara daha bi' meyilli.. bu sadece kısa bir örneklendirme. sevmenin bir ihtiyaç olduğuna dair daha onlarca örnek sayabilirim. sevgi başlı başına pozitif ve yapıcı bir bağdır. sen bir müziği sevdiğinde, o müziğe bağlanırsın. bir yemeği sevdiğinde, o yemeğe bağlanırsın. sevmeden bağlanmak diye bir şey yok. ve hayatta kalmak için, sosyal bir varlık olduğumuzdan türlü türlü şeylere bağlanmalıyız. yani birçok şeyi sevmeliyiz. su içmeyi de sevmek lazım, aklımızı kullanmayı da. . neden lüks? günümüzde birisini ya da bir şeyi sevdiğini iddia eden -daha doğrusu sevdiğini sanan- yığınla insan var. oysa sevgiye dair bir bok bildikleri yok. sadece çevrelerinden, büyüklerinden, televizyondan öyle gördüler, kendilerinin de öyle olması gerektiğine kendilerini şartlandırdılar. bir düşünün; çok değil, kısa zaman öncesine kadar ortaklıkta bu kadar çok "flört" muhabbeti dönüyor muydu? bunun başlıca sebebi iletişim/veri hızı. eskiden bir erkek ömrü hayatında toplasan en fazla 1000 farklı kadın görüyorsa, bugün o rakam 3646846486.. haliyle seçenekler çoğaldığında, doğru olan seçeneği bulma olasılığı azalıyor. sabırsız hınzır da ne yapsın, seçeneklerin her birine deneme-yanılma metodu uyguluyor. hatta zamandan tasarruf yapmak için, aynı anda birden fazla kişiyle flört eden idealistler de mevcut dhjashdgash aşk ya da sevgi, adına her ne derseniz deyin. aradıkça bulunan bir şey değil. o sizi en beklenmedik anda bulur. bir de bakmışsınız ki karşınızda kızınızda da olmasını istediğiniz bir gülümseme.. hani çocuksundur; mevsim kış, günlerden pazardır. yatma saatidir. uyumadan önce kar yağması için dua edersin. ertesi gün okula gitmek için uyanırsın ve yaptığın ilk şey cama koşup perdeyi aralamak olur. ve perdeyi aralar aralamaz gözlerin kamaşır bembeyaz bir parıltıdan. kar yağmış, okullar tatil edilmiş, hafta sonu tatili uzamıştır.. öyle girer işte aşk insanın hayatına. önce uyumak lazım. o gece nöbet tutsan muhtemelen kar yağmaz. (bkz: murphy kanunları) ancak bu lanet çağın getirisidir ki; kimsenin beklemeye tahammülü yok. bilgisayarım en hızlısı olsun, telefonum asla donmasın, oynadığım oyun hiç kasmasın.. yediğiniz cipsler ve içtiğiniz kolalar yüzünden hiçbiriniz olduğunuz yerde 10 dakika kıpırdamadan duramıyor farkında mısınız? ya burnunu kaşır, ya dayanamaz dizini titretir, ya volta atar, ya saçını düzeltir. ama asla sabit bir şekilde duramaz. tükettiğiniz kimyasallar sizi dengesiz ve kontrolsüz eyliyor çünkü. abur cubura düşkün çocukların yerli yersiz hiperaktifleşmesinin sebebi de bu. ulan konu yine dağıldı dhjasdhasjdh diyeceğim o ki; böyle veri akışı yoğun, samimiyeti eksik ve kıymet bilme değerleri yerlerde olan bu koca sahte çağda, normaldir kimsenin gerçek duygulara yer vermemesi. herkes söyler ama kimse olması gerekeni yapmaz. gelecekte huzurlu bir aile hayali kuran ama sevgilisi olmasına rağmen başkalarına da yan gözle bakan nice insan var.. sadri alışık filmlerindeki aşklar imkansız değil. büyüklerinizden biraz dinleyin, geçmişte ne tantanalı aşklar var.. istenilse yine olur. ama yemez. kimse kolay kolay göze alamaz o kumarı. velhasıl; günümüzde gerçekten sevmek bir şans ve şanssızlıktır. nazlı bir çiçek bakmaya benzer. bakımı zor, ilgisi çoktur. keza gerçekten sevilmek de aynı şekilde. o da çok çok düşük ihtimaldir. bu iki ihtimalin aynı anda olmasıysa çok, çok, çok ama çok daha düşük bir ihtimaldir. hele hele sevilen kişinin de sizi sevmesi ihtimali, bana göre piyango çıkmasından daha mühim bir neticedir. not: düşünsene milyarlarca insan arasından birisini sevmişsin. o da milyarlarca insan arasından seni sevmiş. biz o günleri göremeyiz oğlum..